Pazar, Eylül 8

Bir Tutkudur Penceremde Basketbol..


" Köşede topu aldı,üç sayı çizgisinin gerisinde,atışını yapıyor ve.."

Eğer ki siz profesyonel bir basketbolcuysanız,yaşayabileceğiniz en kötü anlar arasında bu cümlenin akabinde gelecek tablonun yukarıdaki resim olmasıdır.Arkanızda binlerce kişi sevinirken dünya sizin başınıza yıkılmış,top o çemberin içinden geçmemiş ve kahraman olma şansı kullanılamamıştır.Kimi zaman bu anlar sizin efsane olmanızı sağlar,kimi zaman kariyerinizi bir anda düşüşe geçirecek şekilde sonuçlanır.Ancak ne olursa olsun,bu şutu atmayı,bu şutu atan ve savunan takımı destekleme duygusunu yaşayan herkes için bir tutkudur penceresinde basketbol..

Türk milleti olarak bazı istisnai durumlar haricinde kalbimizi futboldaki bir derbi maçtan daha hızlı attıracak herhangi bir olay yoktur sanırım.Tabi o istisnai durumlar,benim gibi futbolun da hastası olmasına rağmen basketbol tutkunu olan insanlarda geçerli değil.90'ların sonu ve 2000'li yılların ilk yarısında basketbolu yakından takip eden herkesin Türk liginde basketbol maçlarına gitmek için çok geçerli sebepleri vardı.Kimisi,Khalid El-Amin'in isabetli serbest atışından sonra diğer 5000 kişiyle birlikte " AMİN " diye bağırmak için giderdi salona.Kimisi,Damir Mrsic'in o gün kıracağı herhangi bir rekoru kaçırmamak için salonda yer bulurdu kendine.Naumoski'nin o gün şapkadan hangi tavşanı çıkaracağını merak edenler doldururdu tribünleri..Solomon'un o gün kıracağı bilekleri,atacağı basketleri kaçırmak istemezdi kimse.Ben 2000'li yılların ilk yarısında basketbol tutkusu başlamış bir gencim.Neyse ki daha fazla geç kalmamışım..

O dönemlerde basketbolda deplasman tribünleri serbest olur,derbilerde Abdi İpekçi'de takımlar değil tribünler yarışırdı adeta.Akatlar'a gelmenin kolay olmadığı,Ayhan Şahenk'in nasıl daha baskılı bir taraftar grubu olunur dersi vermek için kullanıldığı,tam anlamıyla basketbol ruhunun yaşandığı yıllardı.O zamanları hatırlayan herkesin aklında muhakkak anılar birikmiştir.Ve futbolun aksine,sizi basketbola babanızdan kalan armağanlar değil ekran başında izlediğiniz oyuncular bağlar.Beni de o dönemde basketbola bağlayan oyuncular Khalid El-Amin ve Allen Iverson olmuştu..

Bir 19 Mayıs günü - yanılmıyorsam 2005 yılıydı - bir taraftarın yaşayabileceği en güzel anları yaşamış olmalıyım belki de.Evet salonda değildim o maçta ( zaten çok küçüktüm ) ancak o gün ekran karşısında tribünlerdeymiş gibi tezahürat yapıyor,çalmayı bilmememe rağmen ıslıkla rakibi kendimce baskı altına alıyor,o gün Beşiktaş'ın Ülkerspor'u yenmesi için elimden geleni yapıyordum.Kahramanım El-Amin yine döktürmüştü.Ama bir sorun vardı,ben o zamanlar basketbol diyince üç sayılık atışları hayal ederken El-Amin neden hiç üçlük denemiyordu ? 5 saniye kala faul yaptığı için neden ekranlardaki kalın sesli adamlar El-Amin'i eleştiriyordu ?

Anlamadığım şeyleri yaşadım o gün.Biz ne ara geriye düşmüştük Ülker karşısında ? Maçın son 5 saniyesine ne ara girmiştik ? Oysa ki kendimi takımı desteklemeye öylesine kaptırmışken nerden tahmin edebilirdim ki maçın elden gittiğini.Görev zamanıydı şimdi.Son 5 saniyede aldım topu elime,yarı sahayı geçtim El-Amin'le birlikte.Tıpkı onun o gün Akatlar'da yaptığı gibi ben de odamda el üzeri üçlüğe kalktım..Aramızdaki fark ise ben kendime geldiğimde kafamın acıyor olması,El-Amin'in ise orta sahanın az ilerisinden attığı game-winner ile taraftarlarla kucaklaşmasıydı.Gurur duydum kendimle.Maçı kazandırmış hissediyordum kendimi.40 dakika maçı izlemeden takıma destek vermiş,en sonunda da maç kazandıran üçlüğü atmıştım oysa ki..Bunu maça bile gitmeden başka kim yapabilirdi ? 

O üçlük beni bu heyecan dolu ve keyif veren spora iten en güzel anımdı.Basketbol böyle bir şeydir işte,diğer sporların yapamadığı şeyleri yaptırır insana.Hayal gücünüzün sınırlarını zorlar,en olmadık anları size oldu gibi yaşatır.Orada ter döken sanki sahadaki 10 oyuncu değil sizsinizdir,ve kendinizi hiç oynamasanız bile bu oyunun bir parçası gibi hissedersiniz.

O üçlükle birlikte sevinçle odamın penceresine koşup hayal gücümde kurduğum hayranlarımla kucaklaştım.O gün bugündür bir tutkudur penceremde en güzel anılarımı yaşamak,bir tutkudur penceremde basketbol..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder